KENTSEL DÖNÜŞÜM
Türkiye bir deprem ülkesidir. Bu gerçek maalesef bizlere yaşadığımız son depremlerle en acı şekilde hatırlatıldı. Kuzey Anadolu Fay Sisteminin batı ucunda yer alan Marmara Bölgesi, yüksek sismik risk içeren bir coğrafyada bulunmaktadır. Tarihsel dönem boyunca bu bölgede birçok yıkıcı depremin meydana geldiği bilinmektedir. İstanbul Türkiye’nin en büyük nüfusa ve ticaretin merkezi olma özelliğine sahip bir şehir. Aynı zamanda çevresindeki sanayi kentleri ile birlikte Türkiye ekonomisinin öncülüğünü üstlenmiştir. Durum böyle iken İstanbul’un yapı stoku ve deprem karşısındaki riskleri önem arz etmektedir. İstanbul’da 2030 yılına kadar 7 üstü büyüklüğe sahip deprem olma olasılığı % 62 olarak uluslararası çalışmalarda belirlenmiştir.
İstanbul’da 1999 Gölcük depreminden sonra yürürlüğe giren yapı denetim ve hazır beton uygulamalarından sonra 2000 yılı sonrasında inşa edilen konutların depreme dayanıklı olacağı tahmin edilmektedir. 2000 yılı öncesi inşa edilmiş konut sayısının 2023 yılı verilerine göre sayısı yaklaşık 1.5 milyon mertebesindedir. TÜİK ortalama hane halkı sayısına göre bu konutlarda yaşayan vatandaşlarımızın sayısı yaklaşık 5.5 milyon civarındadır. İlçelerdeki riskli bina sayıları incelendiğinde en riskli durumda olan ilçelerin Fatih, Üsküdar, Zeytinburnu, Üsküdar, Küçükçekmece, Esenler olarak öne çıkmaktadır. Dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan ülkemizde, geçmişte birçok yıkıcı depremler yaşandığı gibi, gelecekte de meydana gelebilecek depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrama riski her zaman mevcuttur. Yurdumuzun yüzde 92 sinin deprem kuşağında olduğu, nüfusumuzun yüzde 95 inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin ve barajlarımızın yüzde 93 ünün etkin deprem bölgelerinde bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir.
İstanbul’da yıllık konut yenileme hızı 50.000-250.000 arasında değişmektedir. 2017 yılında maksimum değere ulaşırken, ekonomik etkilerin ve salgının yoğun etkilerinin olduğu 2019-2020 yıllarında 50 bin değerlerine kadar düşmüştür. Ayrıca bu konut sayısı boş arsalara yapılan konutları da içermesi sebebiyle en iyimser tahminle İstanbul’daki riskli konutların dönüşümü mevcut hızla gidilirse 15 yıl kadar sürecektir. İstanbul’da yenileme olmadan oluşabilecek bir deprem çok büyük bir yıkıma ve ciddi can kayıplarına neden olacaktır. Ayrıca ülkemizin en kritik bölgesinde yaşanacak bir yıkım ülkemiz açısından ciddi bir beka riski de taşımaktadır ve oluşabilecek zafiyette ciddi güvenlik sorunlarına sebep olabilir.
Mimar Sinan Danışmanlık olarak Türkiye’nin depreme hazırlığı konusunda toplumun bilinçlendirilmesi, ihtiyacı olan vatandaşlarımıza gerekli danışmanlık ve destek hizmetini önemli bir misyon edinmiş olup, güvenli kentlerimiz inşa edilene kadar devam edecektir.
GÜÇLENDİRME PROJESİ VE UYGULAMASI
İstanbul’da yıllık konut yenileme hızı 50.000-250.000 arasında değişmektedir. 2017 yılında maksimum değere ulaşırken, ekonomik etkilerin ve salgının yoğun etkilerinin olduğu 2019-2020 yıllarında 50 bin değerlerine kadar düşmüştür. Ayrıca bu konut sayısı boş arsalara yapılan konutları da içermesi sebebiyle en iyimser tahminle İstanbul’daki riskli konutların dönüşümü mevcut hızla gidilirse 15 yıl kadar sürecektir. Bu sebeple tüm konutları yenilemek için hem yeterince vakit bulunmamakta hem de ekonomik olmamaktadır. Ayrıca İstanbul genelinde bazı konutlar eski eser niteliği taşımakta veya mevcut yapılaşması imara aykırı olması sebebiyle dönüşümü yapılamamaktadır. Bu gibi durumlarda hızlı bir şekilde güçlendirme yapılarak içinde yaşayan vatandaşlarımızın güvenliği sağlanabilir.
Deprem yapıların kat sayısına, yaşına, konumuna bakmaksızın binaları yıkmaya zorlayan hareket doğurmaktadır. Bu sebeple İstanbul’da bulunan az katlı binalar, villalar, müstakil evler, çok katlı binalar kısa vadede dönüşemiyorsa güvenlik açısından binaların güçlendirmesini yapması gerekmektedir.
DANIŞMANLIK-TEKNİK MÜŞAVİRLİK
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği 2018 esaslarına göre konut türü bir bina minimum kontrollü hasar performans düzeyini sağlaması gerekmektedir. Peki kontrollü hasar nedir. Mevcut inşa ettiğimiz konutlar kontrollü hasar dediğimiz, hasar alma durumuna karşılık gelecek şekilde tasarlanmaktadır. Yani ekonomik olması açısından yapılarımızın hasar almasını ancak onarılabilir düzeyde olmasını beklemekteyiz.
İstanbul’daki 5 milyon konuttan 1.75 milyonluk kısmının depremden sonra kullanılamaz durumda olacağı veya güçlendirme gerektireceğini tahmin ediyoruz. Bu da Türkiye ekonomisine sadece depremden sonra kullanılamayacak durumda olan binaları yenilemek için 100 milyar dolar civarında bir maliyete sebep olacağını düşünmekteyiz. Yani biz tüm konutları yenilesek bile can kaybı hiç yaşamasak bile konutların hasar almasına müsaade etmemiz sebebiyle bu yapılar için bu civarda bir bedeli ödemek zorunda kalacağız. Ayrıca bu konutlarda yaşayan yaklaşık 8 milyon vatandaşımız deprem sonrasında bu konutlarda uzun süre yaşamayacak olması anlamına gelmektedir.
Depremde Hasarsız Konut Mümkün mü?
Bugün depremde hasar almayacak bir konut inşa etmenin toplam daire maliyetine etkisi sadece %10 civarındadır. Yani ortalama bir daireye maliyet artışı 100.000 TL civarını geçmemektedir. Eğer biz baştan bu maliyete katlanarak konutlarımızı tasarlar ve inşa edersek, yapılarımız depremi hasarsız olarak atlatır. Ancak mevcut hasarsız konutları inşa edebilmek için bu alanda uzmanlaşmış, tasarım ve uygulama becerisini birlikte kazanmış alanında yetkin uzmanlara ihtiyaç duyulmaktadır.
RİSKLİ YAPI TESPİTİ-PERFORMANS ANALİZİ
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği 2018 esaslarına göre tüm binaların gerekli koşulları sağlaması istenmektedir. Yönetmelik gereğince binadan yeter sayıda karot, donatı okuma, sıyırma, temel muayene çukuru açılması, zemin sondajı gibi işlemler yapılarak binanın 3 boyutlu analiz modeli oluşturularak Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine uygun olup olmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir. Özellikle kamunun kullanımına açık olan hastane, okul, otel gibi yapıların bu tespiti yaptırması önem arz etmektedir. Depremde can kayıplarının çoğunluğunun konutlarda meydana gelmesi sebebiyle, deprem bölgelerinde bulunan tüm konutların performans analizini yaptırarak binaların mevcut durumunun tespiti önemlidir.
Bilindiği gibi her bina karot almaya uygun olmamaktadır. Bu sebeple alanında uzman ekiplerimizce yerinde tespit yapılarak en uygun yöntemler ile binanın mevcut durumu hakkında vatandaşlarımız bilgilendirilmektedir. Özellikle 2000 yılı sonrası yapılmış ve iyi durumda olduğu düşünülen binalarda bu testlerin yapılması önemlidir. Bu sayede yapılacak doğru tespit ile gerekli görülmesi durumunda çok az bir güçlendirme ile yapının depremde yıkılmasının önüne geçilebilmektedir.
01.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
-
Kentsel dönüşüm konusunda danışmanlık,
-
Sahaya özel en uygun projenin hazırlanması,
-
Binanın yönetmeliklere göre inşa edilmesi ve hak sahiplerine teslimi
02.
GÜÇLENDİRME PROJESİ VE UYGULAMASI
-
Binaların mevcut durumunun tespiti
-
Binanın mevcut durumuna uygun olacak şekilde en uygun güçlendirme projesinin hazırlanması,
-
Güçlendirme projelerinin belediyelerde onaylatılması,
-
Güçlendirme projesinin yerinde uzman ekiplerimizce uygulanması,
-
Her aşamada Üniversite onayı ile birlikte yerinde denetim
03.
DANIŞMANLIK - TEKNİK MÜŞAVİRLİK
-
Kentsel dönüşüm konusunda hak sahiplerine en uygun sözleşme için danışmanlık
-
İnşa edilecek binanın bulunduğu sahaya en uygun ve güvenli projenin hazırlatılması,
-
Yüklenici firmanın uzman ekiplerimiz tarafından her aşamada denetlenmesi,
-
Binanızın yönetmeliklere göre en uygun olacak şekilde inşa ettirilmesi ve tarafınıza teslimi
04.
RİSKLİ YAPI TESPİTİ - PERFORMANS ANALİZİ
-
Binanın Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine göre performans analizi
-
Riskli Bina Tespiti
-
Üniversite Raporu

“Ülkemizin en harika yerini hayal edebilir, bir yapıyı tasarlayabilir ve inşa edebilirsiniz. Ancak insanların rüyasının gerçeğe dönüşmesi için en öncelikli durum deprem güvenliğidir.”